Dersten çıkmış yurt binasına doğru yürüyorlardı. Genellikle konuşkan bir gençti arkadaşı, ama o akşam yol boyunca susmayı yeğledi. “Bana mı kızgın acaba?” diye düşündü. “Yeni arkadaşlar da bulmuş olabilir. Hay Allah! Benden sıkıldı demek.” Arkadaşını sessizleştiren ve dersle, bir arkadaşla ya da ailesiyle ilgili olabilecek bambaşka bir sorun gelip sıkıntı olarak onun midesinin orta yerine oturur.

Beklediğimiz yanıtı almadığımızda, beklediğimiz saatte gelmediğinde ya da sürprizimize beklediğimiz gibi sevinmediğinde ardı ardına olumsuz düşünceler geliştirmeye başlıyorsak “akıl okuma” çarpıtmasını yapıyor olabiliriz. “Beni sevmiyor!”, “Bana aldırmıyor!”, “Benden bir şey saklıyor!” düşünceleri zihnimizde tekrar ederek aslında olmayan bir duruma bizi inandırmaya çalışıyordur sanki. Bu durumda kimisi “O terk etmeden ben gideyim.” der, belki de farkında bile olmadan ilişkiyi zora sokacak bir şeyler yapar. Kimisi surat asar ve karşısındakini iğneler. Kimisi de üzüntüsünden uyku uyuyamaz.

Akıl okuma ile kardeş olan diğer bir çarpıtma da “falcılık”tır. “Benimle bir daha görüşmeyecek. Yalnız kalacağım.” gibi düşünceler geleceğe yönelik olumsuz varsayımlar içerir. Bu şekilde düşünmek neredeyse olayın gerçekten olmasından daha üzüntü veya kaygı verici olabilir, çünkü falcılık beraberinde zincirleme sorular getirir. Yanıtını bilmediğimiz, geleceğe yönelik olduğu için de haliyle bilemeyeceğimiz her soru, belirsizlik ve yeni birer kaygı kaynağı demektir.

Bu çarpıtmaların neden olacağı üzüntü, kaygı gibi duyguların artmasını engellemenin birkaç adımı var:

  1. Öncelikle çarpıtılmış düşüncelerinizi belirleyin ve yazın. Bunlar yukarıda tırnak içinde yazdığımız cümleler olabilir.
  2. İlgili olayın bu düşüncelerinizden başka açıklaması olabilir mi? Alternatif düşünceler üretin. “Sessizliği derslerin yoğunluğundan yorulduğu için olabilir.”
  3. Bu düşünce ne kadar gerçekçi? “Benimle bir daha görüşmemesi pek gerçekçi değil. Uzun yıllardır birbirimizi tanıyoruz. Arkadaşlığımız bundan daha güçlü.”
  4. Diyelim ki öngördüğünüz sonuç gerçekleşti. Örneğin sizinle bir daha görüşmemeye karar verdi. En kötü ne olur? “Çok üzülürüm, ama ona kafasını toparlaması için bir süre veririm. Zaman içinde yanlış yaptığını anlayacaktır.”

Yaşadığınız duyguları anlamlandırmakta olay-düşünce-duygu sıralamasını hatırlamak işe yarayacaktır. Kaygı, öfke gibi duyguları deneyimlediğiniz anda aklınızdan geçen düşünceleri yakalamanız önemli bir ilk adımdır. Bu düşüncelerden bazıları gerçeği yansıtır. Örneğin, “Hiç çalışmadım. Yarınki sınavdan kötü alacağım.” Burada alternatif bir düşünce üretmek işe yarayacak bir metot değildir. Yapılacak en iyi şey bir dahaki sınava özenle hazırlanmaktır.

Bu arada bu yazının sizlere önceliğinizi belirleme, zamanınızı doğru planlama ve ders çalışma öğüdüne geldiğine inanın ben de hayret ettim. Sanırım derslerle ilgili kaygı ile başa çıkmanın en etkili yönteminin bilginize gerçekten güvenecek kadar çalışmak olduğunu düşündüğümden oldu bu. Belirsizlik ne kadar azalırsa falcılık yapma ihtiyacımız da o kadar azalıyor çünkü.

Esra Ersayan

ALIS Öğretim Görevlisi